Nevşehir seçimler yaklaşınca kafalarını kumlarından çıkaranların çok olduğu bir kenttir. 5 yıl etliğe sütlüye karışmazlar. Ekmek elden su gölden geçimlerini sağlarlar sonra seçim yaklaşınca savaş çığlıkları atarak millete şantaj yapacağız diye adeta bas bas bağırırlar. Meydana iniyoruz diye sizin eskiden gezdiğiniz ne meydan kaldı nede sizi umursayan insanlar kaldı.
Basın etiği konusu basının var olduğu günden beri konuşulan, tartışılan, gerçekten önemli ve vazgeçilmez bir kavramdır.
Toplumun genelini ilgilendiren bir konunun hiç kimsenin, ideolojinin, makamın, mevkiinin, paranın, velhasıl hiçbir çıkarın etkisi ve güdümü altında kalmaksızın irdelenmesi basın etiğinin özünü oluşturur.
Çoğunlukla maddi imkânsızlıklarla, borç harç alınmış kırık dökük fotoğraf makineleriyle başlayan bu tutku zamanla bir yandan yaşam felsefesi haline gelirken bir yandan da geçim kaynağı oluverir.
İlke edindiğiniz mesleki yaşam felsefeniz zamanla “geçim kaynağı” boyutuna kaydıkça ya da daha açık bir ifade ile gazeteciği sadece bir geçim kaynağı olarak görüp, bu geçim kaynağını zamanla “SEÇİM KAYMAĞI” olarak algıladıkça, mesleki etik değerler erozyona uğrar ki bu durum sizi birden bire gazetecilik adı altında şantajla, yalanla, dolanla para kazanan omurgasız bir insan haline getiriverir.
Malumunuz seçimler yaklaşıyor, siyaset meydanı iyiden iyiye ısınmaya başlıyor. Gazeteci kapılarının çalınmasına, nazik ziyaretlere, afilli laflara, boy boy fotoğraflara, kısaca gazetecilerin mübarek üç aylarına az bir zaman kaldı.
PEKİ NEVŞEHİR’DE GAZETECİ VE SİYASETÇİ !
*
Gazeteci haksızlığa kör baktıkça…
Gazeteci muktedirlerin sofrasından beslendikçe…
Gazeteci haklıya haksız, haklıya haklı dedikçe…
Gazeteci yüreksizleştikçe…
Gazeteci yalakalık yapmaktan utanmayıp, onu erdem saydıkça….
**
Siyasetçi gazetecilerden bir köle ordusu hesabını yaptıkça…
Siyasetçi icraatındaki eksiklikleri tenkit eden gazetecileri düşman gördükçe…
Siyasetçi yalakalık yapmayan mert gazetecileri görmezden geldikçe…
Siyasetçi haksızlığına haklı, diyecek kadar zağarlaşanları kendi yanında tuttukça…
Siyasetçi gazetecilik mesleğine, meslek ilkelerine ve gazetecilere saygı göstermedikçe…
Siyasetçi gazeteciyi toplumu doğru bilgilendirmekle mükellef bir amme hizmetinin parçası görmedikçe…
Doğru haber ve özgür yorum sahibi gazete ve gazetecilerin tenkit ve takdirlerine itibar etmedikçe….
Yalaka, yandaş gazetecilerin haberlerine itibar edip tepki göstermedikçe…
Doğru haber, özgür yorum sahibi gazete ve gazetecileri, sırf kendine ve fikrine zarar verecek diye düşman saydıkça…
Memlekette olup bitenleri adam gibi kendisine ulaştıran gazete ve gazetecilere itibar yerine maslahatın emrinde köleleşenlere eyvallah çektikçe…
Gazetecilik ahlak, ilke ve erdemlerinden uzaklaşan gazete ve gazetecilere tepki vermedikçe ne mi olur?
Yalaka basın… Yalaka basından beslenen ahlaksız siyaset…
Peki sonra ne olur ?
İyiyi kötüyü, haklıyı haksızı, şerefliliği ve şerefsizliği, zilletle izzeti birbirine karıştıran beyinsiz bir memleket çıkar ortaya…
Peki seçimler yaklaştıkça ne olur ;
Elini eteğini bu işten çekmiş bazı eski “haberciler” (gazeteci değil) “savaş” çığlıkları atarak “SEÇİM KAYMAĞINDAN” pay almak için yalınkılıç yola çıkmış durumda. Geçim kaynağı GAZETECİLİK olan insanlarla, haberciliği “SEÇİM KAYMAĞI” olarak algılayan insanların orantısız mücadelesi başlamak üzere.
Öyle ki bu işi “savaş” olarak görüp, kaldığı yerden devam edeceklerini, bazı insanlara mesajları olduğunu apaçık söylemekten çekinmiyorlar. Ya da şunu diyorlar aslında; gümbür gümbür geliyoruz, tehdide de hazır olun, şantaja da… Bir de ilave ediyorlar gizliden; “o kaymağı sana yedirmeyiz.” Haklısınız, yedirmezsiniz. Neden? Çünkü basın etiği zor, basında etekli olmak daha kolay.
Naçizane bir tavsiyem var, seçim kaymağı için başkalarının geçim kaynağına saldırmayın. Sizler han odalarına alışkınsınız, kırık dökük fotoğraf makineleri ile sokaklarda gazetecilik yapamazsınız.
Böyle yapanlara eyvallah denildikçe memlekette dik yaşanmaz, mert olunmaz, namertlere eyvallah çekmeden yaşamak kadar zor olur… Gazetecilik onuru ve ilkesi ile hiç durmadan koşan koşturan bu işi rant kapısı olarak değil ilkeli bir iş olarak gören tüm meslektarlara bu vesile ile böyle meslektaşlar arasında fitne fesat çıkaranlara karşı uyanık olalım diyorum.
Ayıca Gazetecilere Nevşehir’de matbaasıyla destek olan gazetecilik yapan bir büyüğümüz olan Faruk İven vefat etti. Bu vesiyle de Faruk İven ağabeyime Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. İven ailesine de başsağlığı dilerim. Kalın sağlıcakla