Sayın Cumhurbaşkanım, Siyasi Parti Başkanlarım, Sayın Bakanım Sayın Milletvekillerim Sayın Valim Sayın Belediye Başkanlarım, Değerli konuklar … ‘VE BASINIMIZIN GÜZİDE MENSUPLARI’
Evet, bu son satırda yer alan ‘GÜZİDE BİR BASIN MENSUBU’ olabilmek gerçekten kolay değil ve ben bu güzel satırda yer alabilmek için kendi çabalarımla oldukça uzunca bir yol kat ettim ve etmeye de devam ediyorum.
Nevşehir’de basın camiasında olmayanlar için gazetecileri ve gazeteciliği anlamaları gerçekten çok zor.
Son zamanlarda yaşanan sosyal, siyasi, kültürel ve ekonomik olaylarla doğrudan alakalı birçok gazeteci(!) ve gazetecilik (!) türedi ve türetildi.
Nevşehir’de gazeteciler Ne Firavuna ne de Musa’ya yaranabilir. Yazarsa tepki alır, yazmazsa veya yazamazsa korkak olur. Zor iş bu gazetecilik vesselam.
İşte bu yüzden bugünkü yazımda gazetecilikte neler oluyor nasıl oluyor bazı şeyleri kalemimce anlatmaya çalışmak istiyorum…
Nevşehir’de haksızlığa uğradığını düşünen biri, “Yaz bunu!” emrini kondurur. “Gazetecisin, bak bunu mutlaka yazmalısın!” diye tutturur.
O kişinin senin haber yayın organını veya medyayı takip eden okuyucu olup olmadığı önemli bile değildir. Canı yanınca, sesini duyuracak bir yer arar. Hani haksız da değildir. Fakat herşey haber olacak diye bir kural da yoktur.
Fakat kamuoyu oluşturarak hakkını gazeteciyi kullanarak almak isteyen bastırır
"Yaz gazeteci yaz" demesi kolay!
Bizim gibi herkesin birbirini tanıdığı ve küçük toplumlarda gazeteden çok gazeteciler önemlidir. İşin gazetede değil, gazetecide bittiğini düşünen okuyucu, “Şu gönderdiğim metin eminim çok işine yarayacaktır!” diyerek size çok önemli bir bilgi aktardığı görüşündedir.
Bazıları da, bu meslekten biraz anladıkları için, ısrarcı olmadan, “Yazabilirsen yaz!” der.
Kimisi de, “Yaz bakalım!” diye dalgasını geçer. Yaşanan bir haksızlığı takip ediyorsanız ve elinize çok sağlam bilgi ve belgeler geçtiğinde muhatabına gazetecilik ahlakı gereği müracaat edip sorduğunuzda, karşı taraf suçluluk psikolojisi içinde ise vereceği cevap aynen, “Yaz da görelim!” dir.
Size daha önce bir gelişmeden bahsetmiş olan, “Kardeşim, bizim haber ne oldu? Niye yazmıyorsun bunu?” der durur. Kimisi de, “ Kaç gün önce bir yazı göndermiştim, hâlâ tek tık yok!” diye haberinin (!) yayınlanmamasından yakınır ve size önceden yaptığı iltifat ve methiyeleri anında unutur, “Sizden de gazeteci olacak!. Korkak herifler. Daha bir haberi bile yayınlatamıyorsunuz!” diye başlar kendine göre giydirmeye.
Nevşehir’de bazı kesim var ki onlarda, hemen hemen herkesin malumu olan bir konuda da olsa sizinle paylaştığı bilgileri, “Bunu köşende görmek istiyorum! Bak bu dosya çok gizli! Bu bilgileri yazmanız için yalnız size veriyorum. Yaz ama adımı verme!” diye kibarca uyarır.
Başka bir cenah ise , haberi yapmayı muhabire bırakmadan, "Şunu şöyle, bunu böyle yaz!" diye, neyi nasıl yapmanız gerektiğini emretme takıntısını yaşar. Bazı haberde adı geçenlerde, olay çok vahim olmadığından olsa gerek ki, “Yazmadan önce bir haber verseydin!” diye serzenişte bulunur.
Neyse tabi bir de gerçekten haksızlıklarını yansıttığınız yazdığını kişiler vardır şimdi onların kulakları çınlıyordur. J
İşi bitene kadar sana methiyeler dizerler 24 saat ararlar nasılsın, var mı yapacağım, seni çok seviyorum gibi akla bir anda gelmeyen işi bitenin söylediği sözleri söylemeye başlarlar.
Bu zaman zarfına kadar sevgi her şey değil demek ki ? bunu bana çok iyi anlattınız !
Halk arasında, “kuru kuruya gadanı alayım” derler ya hani, gazetecilik aynen böyle.
Kamuoyu için halk için çalışanlar vardır…. Örnek verelim EN BAŞTA İMAMLAR….. Milletvekilleri, Belediye başkanları, hakim ve savcılar, polisler, askerler, zabıtalar bu liste uzar gider peki bu kişiler evlerine ekmek götürmek için bir maaş alırlar mı ?
Peki bu aldıkları maaşları karşılığı işlerini yaparlar mı ? Peki ya gazeteciler haber yaparken para almazlar. Almadıkları halde almış dersiniz. Destek olunma desek destek olmazsınız !
Gazeteciler uzaydan mı geldi onların evi yok mu , sıcak bir yuvaları yok mu evlerine ekmek götürmek zorunda değiller mi ?
Gazeteciler laf söylemeden önce onlara ne verdiniz ? yukardaki saydığın ve diğer meslek guruplarına mutlaka bir şeyler veriyoruz. Kimine oy kimine para verip hizmet alıyorsunuz !
Gazeteci bir miktar belirleyip asla sizden para istemez isterse de vermeyin bunu açıkça söylüyorum yok haberini yapacam diye senden para istiyorsa bir gazeteci vermeyin onu ifşa edin.
Haksızlık gördüğün olayı hiç korkmadan cesaretle yazan veya sana haksızlık yapan kişinin karşısına dim dik dikilen ve bunları yaparken bir karşılık beklemeyen gazeteciyi işiniz bittiğinde sırtınızı dönmeyin !
Gazetecilik “Seviyorum, kurban olurum” gibi yaklaşımlar karın doyurmuyor. Haksızlıkları yazan bir gazete ve gazeteci var ise lütfen toplum olarak onlara sahip çıkın ! Yoksa gün geldiğinde sistemdeki çarka oda uyduğunda haksızlıklarınızı dile getirecek yerel bir gazeteci bulamazsınız !
BİRDE GAZETECİLİK NİMETİNİ YİYENLER VARDIR !
Gazetecilik çok zordur fakat bu zorluk gazeteciler için geçerlidir,eğer gazeteci değil de onun bunun adamı olmuş iseniz aslında hiç bir zorluğu yoktur hatta ziyafetten ziyafete koşar, gazetecilik değil gurmelik yaparsınız! Kalın sağlıcakla……