Beni görmek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir. (Kemal Atatürk)
Saygıdeğer okur, maalesef dün daha iyi anladım ki biz Mustafa Kemal’i on yıllardır hala anlayamamışız ve korkarım ki yüzyıllarca da anlayamayacağız. ‘Sözüm meclisten dışarı hâşa!’ demek isterdim lakin -cem- i cümleden özür dilerim-diyemiyorum. Belki de kimine göre çok haklı sayılmam ama biliyorum ki haksız da değilim sonuçta söz meclisten içeride.
Dün hayli düşündüm açıkçası, bugüne kadar Atatürk’ü anlamak için ne yaptık? Fark ettim ki pek de bir şey yapamadık. Saygıdeğer okur! Biz ne yaptık biliyor musun?
Biz Mayıs’ın 19’u dedik, Ekim’in 29’u dedik, Nisan’ın 23’ü, Ağustos’un 30’u dedik ve eskimiş sözlerle Mustafa Kemal’i övdük, övdük, övdük…
Ve sonra, Kasım’ın 10’u geldi, saat 9’u beş geçti, ‘Başkomutan’ uçmağa gitti… Bu sefer ne yaptık? Oturup acıklı ağıtlar dudaklarda Mustafa Kemal’e ağladık, ağladık, ağladık…
Lakin bu değildi Mustafa Kemal’i anlamak, Mustafa Kemal’i anlamak sadece kuru söz değildi.
Devletimizin kurucusu Liderimiz ışık oldu, yol gösterdi, fikir verdi, hakikati işaret bize…
Peki efendim şimdi sorarım o vakit: Biz gerçekten ne yaptık?
Mesela
-Hakkından gelebildik mi yokluğun sefaletin?
-Götürebildik mi her yere huzur?
-Hani, nerede bolluk? Nerede kaygısız gülen?..
Mustafa Kemal ülküsü yerinde saymak değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil. Ya hu! Bırakalım artık, rahat uyusun anılarda şehitler, gaziler… Söyleyin bana neler yaptık ondan haber verelim.
Mesela
-Arayı kapatabildik mi uygar uluslarla ?
-Uzaya Türk adını ‘Atatürk’ kapsülüyle yazabildik mi ?
-Uluslarla keşfine çıkabildik mi uzak dünyaların ?
Mustafa Kemal ülküsü avunmak değil, göz boyamak değil Mustafa Kemal ülküsü.
Ya da tamam. Diyelim ki ben geçtim bunların hepsinden, unutun yukarıda söylediklerimi. Lakin geçemeyeceğim bir husus var, hatırlatmak isterim:
Saygıdeğer okur! Demokrasiyi getirmişti bize hani ? Özgürlüğü…
O zamandan bu zamana bakıyorum da ? Hala aynı yerdeyiz, hiç ilerlememiş…
Hatta birbirimize düşmüşüz halka eğilmek dururken…
Maalesef unutmuşuz efendim, unutmuşuz… Mustafa Kemal ülküsünün itişmek, aldatmak olmadığını, bu ülkünün sözde kalmaması gerektiğini unutmuşuz.
EFENDİLER! Tüm bunlardan sonra ne derece etkili olur bilemiyorum ama… Tabi ki manzara bu kadar kötü değil, tabi ki harikulade ilerlemelerimiz var. Derdim daha iyi olmasıdır, aksi mümkün değil zaten.
Her şey başım gözüm üstüne. Yeter ki Yüce Yaradan, Mustafa Kemal’in emanetine sahip çıkmayı sonsuza dek bu topraklarda bu millete nasip etsin.
Lakin efendim, iyiyi herkes söyler, maharet kötüden de bahsedip rehavete kaptırmamaktır zihinleri. Bize de bugün kötüyü söylemek düştü, sürçülisan etmişsek affola.
Saygıdeğer okur, ileri medeniyetleri hala biz önderlik edemiyorsak Mustafa Kemal’in ülküsünü gerçekleştiremiyorsak vardır eksiğimiz elbette. Naçizane fikrim bu eksik nasıl mı gider ?
Şöyle ki bu milleti ve Atatürk’ü seviyorsak, anlamak istiyorsak…
Mesela
-Önce sevmeyi öğrenelim, bir arada yaşamayı…
-Laboratuvarlarda sabahlayalım, kahvelerde değil…
-Bilim ağartsın saçlarımızı… Kitaplar…
Atatürk Rozeti takmakla çok seviyorum anlamına gelmez rozet takmamakla da hiç sevmiyorum demekte değildir.
Unutmayalım ki ancak böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar.
Son söz…
Sensiz tam 79 yıl geçti tam 79 yıl….
94 yıl önce kurduğun ve bizlere emanet ettiğin Cumhuriyetin ne badireler atlattı. En son mu 15 Temmuz yaşadık….. Emanetin emanetimizdir. Mevla’m yüzümüzü kara çıkartmasın.
EFENDİLER Yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz..
Benim naciz vüducum elbet bir gün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.