Geceleri lüks lambasıyla aydınlanan, camekanı her daim buğulu seyyar arabada bir kat pilav, bir kat nohut, bir kat daha pilavla oluşmuş iştah açıcı beyaz ve sarı renk cümbüşü, tam ortasında kırmızı bir çiçek gibi duran kızarmış tavuk parçaları. Kimileri için evde yapılandan on kat leziz, öksüz doyuran, kimileri için “ığğ iğrenç, pis ve kimbilir nasıl yapılmış.” Sokak pilavından bahsediyorum, hani şu iki tekerlekli arabalarda satılan, bir köşe başında karşımıza çıkıveren, yanına ayran ve acı biber turşusunun farz, üzerine tavuğun sünnet olduğu nohutlu pilavdan.
Sokak pilavının lezzetinin
kaynağı hep merak edilmiş ve üzerine çeşitli tahminler yürütülegelmiş bugüne
kadar. Üstelik “ne kadar pis, o kadar lezzetli” gibi bir varsayım bile var. Ben
de “pis mi, temiz mi” tartışmasına son vermek ve neden sokak pilavının evde
yapılandan daha leziz olduğunu öğrenmek için, pilavının lezzetine kaşık kaşık,
bizzat şahit olduğum, tezgahının önünde jeeplerin, lüks otomobillerin durduğu
Serkan Usta'nın evine ve mutfağına sızdım. Temiz mi, evet temiz. Leziz mi, evet
leziz mi leziz!
Gecenin bir yarısı acıkır ve
canınız Nohut pilav çekerse Serkan Bozkurt ustanın tezgahı 2000 evlerde hadi
sizde o lezzeti tatmak isterseniz çıkın çıkın gelin. Kazancın bol olsun serkan
usta.