Nevşehir , merkez,ilçe ve köyleri ile yaklaşık 300 bin nüfusa hitap eden, Türkiye'nin en küçük illerinden biri.
Tarihiyle, kültürü ile yaşanacak en güzel şehirlerden birisi olan Nevşehir’i, önce büyük böldük. Kapadokyalı denildi, Ürgüplü denildi, Hacıbektaşlıyım denildi. (Bu sınıflaşmayı, ortadan kaldıramadık, bu gidişle de kalkmayacak gibi).
Sonra, böldükleri büyük parçalar içinden yine işlerine gelmeyenler olunca, büyük parçaları ufalamaya başladılar. Siyasi sınıflaşmaya döktüler. Bu siyasi sınıflaşmadan en çok etkilenen üç kesim var. Birisi esnaflar, birisi bürokratlar, diğeri de maalesef gazeteciler.
Neden?
Yukarıda bahsettim, Nevşehir’de mikro olarak ayrılmış gruplar var. O gruplar üzerinden gidersek; birinin nüfusu 40 bin, diğerinin nüfusu 50 bin, geriye kalanların nüfusu da eder 40 bin. Bu da, Nevşehir’de her bireyin, ortalama olarak en az bin kişiyi hem isim olarak hem de şahsen tanıdığı anlamına geliyor.
Nevşehir büyük bir şehir değil genelde herkes, aynı köylerden ya da birbirine yakın köylerden olunca herkes birbirini tanıyor. E siyasi ve idari kadro da bu kesimler içerisinden olunca, basın kuruluşlarının Nevşehir ile ilgili fikirleri ve görüşleri, sindirilmiş oluyor.
Ne yaparsak yapalım, Nevşehir'in insanına işinizi anlatamazsınız. Nevşehir'de herkes gazetecidir, Nevşehir’de her meslekten her insanın bütün detaylarıyla anladığı tek meslek gazeteciliktir. Herkes işimizi öğretir bize.
Siyasi dönemleri dışında, rutin dönemleri ele alalım önce. Rutin dönemlerde, Nevşehir'de basına değer veren kişi sayısı, iki elin parmaklarını geçmez. Onlar da, Nevşehir'e biraz değer veren insanların, görüş ve fikirleri benimsemesi ya da Nevşehir için yapılması gerekenlerin kamuoyu baskısı ile kamçılanmasını sağlamak düşüncesinden ileri geliyor.
Rutin dönemlerde; Nevşehir bilirsiniz ki, her zaman eksik hizmetle yönetilmiş bir ildir. Hizmetlerin eksik olduğunu, nelerin daha yapılması gerektiğini ya da yapılan yanlış uygulamanın yanlışlığını yazacak olursanız, tepenizde önce belediyenin balyozunu görürsünüz.
Belediye dışındaki, muhalefet partilerini, belediyenin hizmetlerinde denetleyici olmaya davet ederseniz, denetleyici olmadıkları zamanlarda eleştirirseniz, bu sefer de onlardan gelir baskı. Eş dost akraba da vardır ya, onlar da zorlanır bu baskı unsurunun içine sokulmaya. Boyun eğmeyecek olursanız, her ortamda kötülemeler, iftiralar, gazeteciliği öğretmeye kalkmalar, dışarıdan birilerini azmettirmeler ve en önemlisi de, gazetenizi okuyan esnafa ya da iş adamına baskılar, sosyal medyada paylaşımlarınızı beğenenlerin listesini çıkartıp onlara uygulanan baskılar...
Bunların hepsi yaşandı.
Şimdi rutin dönemler dışına çıkalım. Rutin dönemlerde, şamar oğlanına döndürülmeye çalışılan medya, seçim dönemlerinde, yağlanıp ballanıp, ağasın paşasın denilir, propagandası yaptırılır, sonra da, aldık geldik kızınızı, it yalasın yüzünüzü hesabı, itham edilirler.
Adayları eleştirirsen eğer, padişah postuna çevirirler, yiyemeyince öyle yaptı derler. Eleştirmezsen de, yedi de eleştirmez derler. Aşağısı sakal, yukarısı bıyık. Ama basın üzerindeki bu itham, kendilerine tutulan aynadır.
Nevşehir’in kaymağını hep başkaları yer. Siz hiç, ihaleye giren gazeteci gördünüz mü? Siz hiç, devletin desteklerinden yararlanıp, çiftlikler kuran, işletmeler açan gazeteci gördünüz mü? Göremezsiniz.
Sonuç olarak, Nevşehir’in kaymağını yiyenler, az yiyin de Nevşehir’e de kalsın diyenlere kılıç kalkan saldırırlar. Ha, hamama girdiyseniz de, terleyeceksiniz.
Yoksa bu meslek, kimsenin şamar oğlanı değildir. Bütün siyasetçiler gelir geçer, ama bu şehrin gazetecileri yine bu şehirde kalır. Kimsenin koltuk hevesine adanacak zaman yoktur medyada. Medya, toplumda ne kadar başarılı olduğunuzun notudur, karnesidir. Çünkü bu mesleğin özü, olmayanı görmektir. Biz, yapılanı bir görürsek, yapılmayanı beş görürüz.
Nevşehir medyasının tepesinde balyoz gibi durursanız, 10 parmağı geçmeyen gazeteci bulursunuz kentte……..
(NOT: NEVŞEHİR’İN EKSİKLİĞİNİN CEZASINI ÇEKEN HALK KİTLESİNDEN BİRİSİ OLARAK, ELEŞTİRİ YÖNÜNDEKİ YAZILARIMIZA, BİR SİYASİ PARTİYİ TEMSİL EDEN BİRİSİNİN, ELEŞTİRMEMİZİN SEBEBİNİ, FARKLI ŞEKİLDE YORUMLAMASINI DA KABUL ETMİYORUM. DÜŞÜNCELERİNDE ISRARLILARSA, KUSURA DA BAKSINLAR, ŞAKŞAKÇI DEĞİLİZ... AYRICA ŞUNU DA BELİRTEYİM YAZSAK PARA ALDI YAZMASAK PARA ALDI DİYENLER ÇOK OLUYOR ! )