TOPLUMUN BEKLENTİLERİ ÖNEMLİ
Siyasette esas olanın toplumun beklentileri olduğunu
anlatan Külünk, “Siyaset aslında doğruları ifade etme sanatıdır. Siyasetin
özeleştiri kabiliyeti ve doğruları ifade etme kabiliyeti doğru olduğunda
milletle ittifak çok daha güçlü olur. Yoksa siyaset saklambaç oynamanın adı
değildir. Ben aslında eleştirmedim, tespit yaptım. Neyin tespitini yaptım? Sokakta
gördüklerimin tespitini yaptım. Yani bakkal Mehmet amca ne diyor? Simitçi Ahmet
neden bahsediyor? İşadamı Ertuğrul bey ne istiyor? Dolayısıyla siyasette
teşkilatlar toplumdan uzak olamaz. Toplumun beklentilerini karşılayabilme
noktasında iktidarla bağ kuran güçlü bir mekanizmadır” dedi.
HALK NE ANLAR DİYENLER VAR
Halkla bütünleşme sağlanamadığı taktirde siyasette
başarının gelmeyeceğini de vurgulayan Külünk, parti içerisindeki bazı
çevrelerin; ‘halk teşkilattan ne anlar’ cümlesini kurduğunu da iddia etti.
Külünk, “Sanki şöyle bir hava var. Halk parti teşkilatlarına karışamaz gibi bir
düşünce var. Teşkilat ise bunun tam zıttı. Yürütme ile sokak arasındaki en
güçlü bağdır. Eğer yürütmenin güçlü olmasını istersen teşkilat sokakla
bütünleşmelidir. Ben şu cümleyi duydum; ‘halk işine baksın teşkilata ne
karışır. Onlar ne anlar’ cümlesini ben maalesef duydum. Bu cümlenin esas olduğu
bir yerde halkın iradesini iktidara taşıma gücü kaybolur” diye konuştu.
BÜTÜN CEMAATLER MEVZİSİNE ÇEKİLMELİDİR
Dini veya farklı tüm cemaatlerin kendi mevzisine
çekilerek, devletleşme arzusuna son vermesi gerektiğini de vurgulayan Külünk,
şu ifadeleri kullandı: “Açık açık söylüyorum. Sol, sağ fark etmez. Dindar ya da
dindar olmayan fark etmez. Türkiye’de sivil yapılar devletleşmeyi seviyor.
Halbuki sivil yapı demek özgün ve özgürlük demektir. Sivil yapılar eğer
devlette muktedir olmayı tercih ederlerse bu işi tehlikeli bir boyuta götürür.
Oysa devlet topluma aittir hepimize aittir. Dolayısıyla iki buçuk yıldır ben
bunu anlatıyorum; cemaatler, sivil yapılar devlete dahil olmalı müdahil
olmamalı. Devleti ele geçirme mantığı ile hareket etmemeli. Bugün çok ciddi bir
zihin ve eylem ahlakı problemimiz var. İdealist bir devlet adamı yetiştirmemiz
lazım. İnsanlar grup üzerinden yetişip hareket ederse oraya gittiği yerde
topluma göre değil geldiği yere göre hareket eder. Bu yapı üzerinden
konuşmalıyız. Bütün cemaatler mevzisine çekilmelidir.”
İL BAŞKANLIĞINI YILDIRIM DİLLENDİRDİ
AKP İstanbul İl Başkanlığı için de adının geçtiği
hatırlatması üzerine Külünk, söz konusu adaylık dedikodularının kendisinin
dışında geliştiğini belirtti. TBMM Başkanı ve İBB Başkan Adayı Binali
Yıldırım’ın kendisinin ismini dillendirdiğini öğrenen Külünk, “İl başkanlığı
konusu benim iradem dışında oldu. Binali Yıldırım ve sayın cumhurbaşkanımız
arasında böyle bir görüşme olmuş ve Yıldırım’ın gündeme getirmesiyle benim
irademin ve bilgimin dışında konuşulmuş. Yoksa çok net ifade etmiştim; hiçbir
talebimde beklentim de yok. Dolayısıyla Aralık ayına kadar sürekli iradem
dışında ismimin il başkanlığıyla ilgili tartışılmasından dolayı herkese
teşekkür ediyorum bu güzel bir şeydir. Binali Bey’in benimle ilgili cümlelerini
duyduktan sonra gittim kendisine teşekkür ettim. O da bana düşüncelerini ifade
ederek teşekkür etti. Ancak tabii ki her söylenilen olacak diye bir kural yok.
Şu an bir il başkanı arkadaşımız var kendisine başarılarılar diliyorum”
şeklinde konuştu.
FETÖ İLE MÜCADELE ÇOK ÖNEMLİ
Toplumun beklentilerini karşılarken daima adaletli olmak
gerektiğine dikkat çeken Külünk, bu durumu FETÖ operasyonları üzerinden de
örneklendirdi. “FETÖ ile mücadele çok önemli” diyen Külünk, mücadele sürecinde
kimi masum insanların haksızlığa uğramasının da yanlış olduğunu vurguladı.
Külünk, “FETÖ ile mücadelede bir sapma sözkonusu değil. Ama yaklaşık 70 yıllık
bir yapının FETÖ’nün 2 yılda tamamen tüketilmesi mümkün değil. Bu mücadele
kesintisiz sürmelidir. Öbür taraftan FETÖ’nün arkasındaki akıl oyunu çok
fonksiyonlu oynuyor. Karşımızda sadece x yok. X, y ve z var. Dolayısıyla FETÖ
ile mücadelede, FETÖ ile hiçbir bağı olmayan insanları da dahil ederek süreç
yanıltmasını iyi bilen bir yapı var” açıklamasını yaptı.
OLAN GARİBANA OLDU
FETÖ ile mücadele noktasında yapılan haksızlıkları da ifade eden Külünk, “Biz 2 yıl evvel söyledik; bu örgütle mücadele stratejisini çok iyi belirlemeliyiz. Küçük yerlerde öğretmen veya gariban bir vatandaş bankalarına para yatırdığı için tasfiye olan öğretmen tasfiye oldu ancak o bankalara büyük paralar verenler, zengin olanlar yoluna devam ediyor. Büyük para verenler hayatına devam ediyor, 100 lira verenin hayatı mahvoluyor. Yani olan garibana oluyor. Ama burada şuna dikkat edelim; bir akıl, kirli bir el bu örgütün çelik çekirdiğini saklamak için çalışıyor” dedi.
Kaynak Gazete Damga